17 Eylül 2008 Çarşamba

İki Lafın Belini Kırmak

Konuşmak, iletişim halinde olmak, bugünlerde cep telefonu ve e postalar sayesinde eski sıcaklığını yitirmiş gibi görünüyor.

Bırakın bir araya gelip ince belli bardaktan çay içmeyi, dostlarımızı işimiz düşmmedikçe aramaz sormaz olduk. 

"Nasılsın?" sorusu, eğer nazik biriyseniz, esas sormak istediğiniz soruya giriş basamağı olarak kalmış durumda. Artık soran da cevap veren de konuşmanın o kısmını otomatiğe bağlayarak geçiştiriyor.

Kendimize bile sormuyoruz ki... Ben nasılım?.. Neler hissediyorum?.. Son zamanlarda olan bitenler beni nasıl etkiledi?...

Bu sorulara cevap vermek bazan insanın dürüstçe durum değerlendirmesi yapmasına imkan verir. Kendimizde aksayan, yanlış giden bir şeylerin farkına varmamıza yardımcı olur.

Bu dünya üzerinde yalnız yaşamadığımıza ve sosyal bir varlık olduğumuza göre, öncelikle yakın dost ve arkadaş çevremizden başlayarak hal hatır sormak, dert dinlemek, kendince yol göstermeye çalışmak ve iyi dileklerde bulunmak görev bilinciyle de değil ama hayatın akışı içinde yapmamız gereken davranışlardan...

Hoş sohbetler için boş zamanlar ayırmak lazım. İki lafın belini kırmak için...