21 Kasım 2007 Çarşamba

Şizofreni

Kaybolmuşluk...

Aklıma ilk gelen bu... Ama kişisel deneyimlerime dayanarak bundan biraz daha fazlasını iletmek isterim....

Ruhsal ve davranışsal dengesizlikler söz konusu olduğunda ilaç tedavisinin olumlu etkileri tartışmasız bir şekilde ön plana çıkıyor.

Beyin aktivitelerindeki kimyasal iletişimi dengede tutmak hastaya iyileşme sürecinde doğru ve düzenli kullanımda büyük destek sağlıyor.

Ancak burada diğer pek çok hastalıkta olduğu gibi "kırılma noktası" hastanın "iyileşmeyi" ne kadar istediğinden geçiyor...

Şizofreni özelinde de ilk etapta dış dünya ile bağını hasarlı bir şekilde koparmış olan hastaya ulaşmak çok önemli. Burada yine farmakolojik desteğin önemli kapıları araladığını ve doktorun hastasıyla iletişim kurmasının ilk basamağını tamamladığını görüyoruz...

Tedavi süreci ile senkronize devam etmesi gereken sosyalleşme sürecinde de hastaya, ihtiyacı olan destek, bu kez yakın çevresinden başlamak üzere tüm topluma yayılan bir çerçevede "insani iletişim" olarak gelmelidir.

"BİZ, HENÜZ TEŞHİS KONMAMIŞ OLANLAR", onlarla birlikte yaşamayı ve destek olmayı kabul edip bu sürecin her aşamasında yardımcı olmalıyız. Tabi ki uzmanlık ve sabır gerektiren bu durumda bizlerin de bilgilendirici destek almamız gerekiyor. Neticede üzerinde konuştuğumuz konu "karşıdan karşıya geçen birine yardım"dan çok öte bir şey...

Her insan depresyona, bunalıma girebilir. Ancak bu durumu bizlerden daha ağır yaşayan ve labirentte çıkış yolunu bulma konusunda yardıma ihtiyacı olanlara sırtımızı dönüp gidemeyiz...

Konuyla ilgili gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projelerinden hem bilgi alış verişinde bulunmalı hem de destektiçisi olmalıyız...