8 Haziran 2008 Pazar

Kaynak

Demokrasiyi öğrenme ve hazmetme sürecindeyiz...

Beri yandan, sahnedeki aktörler, güçlü siyasi kadroların planladığı senaryonun oyununu başarıyla canlandırıyorlar. Muzzaffer olan da, olmayan da...

Ama halk, bu yaşanan süreçte her ne kadar tüm kaynaklar kullanılarak depolitize olması için baskı uygulanmış olsa da eskisi kadar tepkisiz değil.

Ortada amacına ulaşmaya çalışan bir topluluk var. Bu, her dönemde, her coğrafyada olabilecek doğal bir durum. Bize özel olansa görüşlerin birbirinden eşit uzaklıkta kalarak birlikte yaşamalarına izin vermiyor olmamız.

Ama örneğin insanımıza doğru din eğitimi verilmediği sürece, popüler akımları ve siyasete bulandırılmış safsataları din olarak algılamaya devam edecek ve özgürlük ve demokrasi adına büyük senaryoda kendine biçilen rolü canı pahasına oynamaya devam edecek.

Anlaşılması zor olan, felaket olduğunu bile varsaysak, sonuçta kimin eline ne geçeceği...

Bir şeyler isteyen küçük kızlarımız var. İçtenlikle hak ettiklerini düşündükleri bir özgürlüğün engellendiği düşüncesiyle hareket ediyorlar. Ancak ne yazık ki özden uzaklaşılarak dinleştirilmiş adetlerin peşinden gittiklerinin de farkında değiller...

İslam akıl dinidir.

İlk emri de "ibadet et" değil "oku" olmuştur.

Sadece resimlerine bakan bir nesil yetiştirmeyi başardığımız için bazı şeyler daha kolay uygulanabilir oldu...

Eğer temel argüman (ki yok böyle bir şey) "helalin olmayan erkek saçının telini görmesin" ise bu pek çok değişik açıdan incelenebilir.

Birincisi, böylece erkekleri (fabrika çıkışı) doğal sapıklar olarak kabul etmemiz lazımdır.

İkincisi, bu argümanda satır arasında verilen mesaj "cinsel arzularını uyandırma" ise erkeğin uyarılması için sadece saç teli görmesi gerekmez. Bir bakış ya da ses tonundaki değişiklik niyet varsa doğru sinyali zaten verecektir. Kaldı ki baş örtüsünün üzerine takılan peruk akıllara zarar bir çözüm olmakla birlikte anlamsız, her haliyle mevcut yasal düzenlemelere de ters, başta geçen argümana da ters "Türk usulü bir çözüm"den ibarettir.

Temel din, ahlak ve cinsellik eğitimi konularını bulundukları raftan indirmekle başlanmalıdır. Bu konular doğru bir şekilde anlaşılmadığı zaman, birey çıkış yolunu bulamadğı pek çok konuda esas kaynağa değil de kendisine dayatılan yaşam tarzını din sanmaya devam edecek, ve bu temel üzerine oturtulmaya çalışılan hak ve özgürlükler çatışmaya doğal bir kaynak olmaya devam edecektir.

Tavsiyem şudur.

Evrensel ve zamanların ötesindeki bir din, yaşadığımız çağdaki hayat tarzlarına tamamen zıt ve hoşgörüsüz olamaz.

Dini vecibelerini hakkıyla yerine getirmek isteyenler, lütfen kitabınızı okuyunuz!

Size emredilenlerin neler olduğunu tam anlamanız için verilen aklınızı kullanınız!

Muhakeme ve yargılarınızı başkası değil kendiniz belirleyiniz!

Günlük dalgalanmalara gelince.

Hayatın kendisi devinimden ibaret. Ve su yolunu elbet bulacaktır.

Zekice tasarlanmış siyasi manevralara karşı, onlardan daha eski bir kaynak var. Cumhuriyetimizin yaşamasını sağlamak için bizler bu kaynağın öğretilerine (heykellerine değil) sahip çıkmalıyız. Özümsemeliyiz!

Ve korkmayınız! Sağlam temellere ve ilkelere oturtulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kolay kolay batmaz da sonlanmaz da...

Esenlikler