8 Temmuz 2008 Salı

Kaynak 2

Basit bir yaklaşımla; her şeyi tasarlayıp yoktan var etme yeteneği ve gücüne sahip olan bir varlığın, konusu teste tabi tutulmak olan bir ortam için, gözler önüne serdiği bunca delilin yanında, akıllarda düşünme ve muhakeme etme fırsatı vermek için başka bir kulvardan kendisine zıt gibi görünen bir yaklaşımı görmemizi sağladığını niye anlamıyoruz?

Evrenin düzenini mistik ve ispat edilebilir yanıyla fizik yasalara uygun tasarlama yetisi olan, zamandan ve mekandan ayrı o en yüce varlık için, sizler sanıyor musunuz ki; evrenin tek atomundan galaksiler seviyesine kadar ya da tek hücreli canlıdan en kompleks organizmalara dek geçmesi gereken süreci beklemek gibi bir kaygısı olsun...

Doğrular ve yanlışlar baktığınız yere göre değişebilir, yer değiştirebilir. Ancak mutlak gerçekler sadece vardırlar.

Yaratan ile yaratılan arasında kendine yer bulmaya çalışan asalaklar, her dönemde doğruları kendi keserleriyle yontarak biçimlendirmenin bir yolunu bulmuşlardır. Belki şu kadar sayıda insanı da kandırmayı başarmış olabilirler. Gerçek olansa sadece kendilerini kandırmış olmalarından ibarettir.

Mahkeme günü geldiğinde ödüller ve cezalar gerçek hak tarafından dağıtılacaktır. Hiç bir doğru bu gerçeğin üzerini kapatamaz.

Charles Darwin, belki muhakemesini yürütürken bir yerlerde hata yapmış olabilir. Yeterli şartlar oluşmuş olsaydı belki kendisi de mutlak gerçeği görme şansına sahip olabilirdi. Bilgiyi yanlış yönde yorumlamış olması, varlığını ortaya koyduğu gerçeklerin değerini de azaltmaz şüphesiz... Zamanının imkanlarıyla teorilerinin doğruluğunu kanıtlamak adına yanlış bir yol izleyerek boşlukları düzmece kanıtlarla doldurmaya çalışması ve kendisinden sonra yaşanan düşünce akımlarının yanlış yönlere akıp gitmesi, yine gerçeklerin üzerini örtemez...

Öte yandan. Bilincimizin ve teknolojimizin bugünkü koşullarda dahi ilk bakışta görüneninden daha ilerisini keşfedemediği seviyede bir matematik içeren kutsal yazıtlarda, delil olarak ortaya konan daha nice gizli kalmış gerçek var ki zaman içinde mutlak surette kavramamız ve keşfetmemiz için bizi beklemekte...

Böyle bir yapıya sahip bir bilgi kaynağının sadece yüzeyden ilettiği mesajları alarak, bir de üstüne onları çarpıtarak yansıtmaya çalışan kesim, çıkarları doğrultusunda hareket ettiği sürece de esas gerçeğin iki yakası ne yazık ki bir araya gelemeyecekmiş gibi görünmekte...

Size verilen aklı kullanınız.

Yaratan ile aranıza herhangi bir kişi, kurum, zümrenin girmesine izin vermeyiniz.

Size iletilen mesajları başkalarından değil, birinci kaynağından; başka dilde değil kendi dilinizde okuyup anlamaya çalışınız.

Mutlak gerçekten hareketle, kendi doğrularınızı kendiniz belirleyiniz ve kendi muhasebenizi kendiniz yapınız...

Sevgiler.